10 parmağında 10 marifet "AYŞE TOLGA" ile
gün boyunca kah günümüze kah 80'lere gittik!
Ayşe Tolgayı çok beğenirdim ama gün boyunca hayatı onunla aynı tempoda yaşayıp deneyimleyince onun iç güzelliğini de tanıma fırsatı buldum.
Kabala öğrencisi olarak, öğrendiğimiz en önemli şey 5 duyu ile algıladığımızın ötesine bakmamız gerektiğidir. Ayşe Tolga bugüne kadar benim sadece 5 duyuma hitap ediyordu ama onunla bütün bir günümü geçirdikten sonra kalbime ve ruhuma da hitap etti diyebilirim.
Ayşe Tolga; hem aromaterapist, hem Türkiye’nin ilk aromaterapi markası Aisha markasının yaratıcısı ve sahibi , hem masaj terapisti, hem naturopat, hem girişimci, hem sınır tanımayanlar ebeveynler topluluğunun başkanı, hem Doğal terapiler akademisinin kurucusu, hem oyuncu, hem sunucu, hem anne, hem eş eee daha ne olsun.
Bu kadar şeye nasıl yetişiyor diye içinizden geçirdiğinizi hisseder gibiyim :)
"Zamanın efendisi olan her şeyin efendisi olur" prensibinden yola çıkarak bütün işlerini inanılmaz düzenli ve sistematik olarak programlayarak. Zamanını sağlıklı kullanarak, notlar tutarak, geceleri geç yatıp yarım kalan işleri bitirip sabahları da erken kalkarak. İyi bir ekip ve iyi bir asistan ile, aynı anda da bir sürü şeyi yaparak kendi deyimiyle bir elde 5 karpuz taşıyarak. Ki bence bu bir yetenek!
Açıkçası bu kadar sistematik ve aynı anda bir sürü işi birden yapıyor olması beni en etkileyen şeylerden biriydi.
80'ler dizi setine doğru yol alırken Ayşe Tolga bildiğiniz atom karınca gibiydi. Hem araba kullanıyor, hem de devam eden işlerini mail ve telefon da ofis edasıyla nefes almadan devam ettiriyordu. Zaten röportajımızı da sette yapacağız :)
Stüdyoya varıyoruz, zıplayarak arabadan iniyor. İnanılmaz yüksek enerjisi ile stüdyodan içeri giriyor ve ekip arkadaşları ile kucaklaşıp şakalaşıyor.
Kapıdan girdiğim anda ekibin sinerjisini net olarak hissettim, hepsi sanki uzun süredir birbirlerini görmemiş aile üyeleri gibi sarılıyor ve şakalaşıyorlar. Sohbetleri ve enerjileri gün boyunca size geçiyor. İnanın bana, hasta birini bu ekibin içine koyun sırf moral depolamaktan iyileşir.
Ayşe Tolga beni tek tek 80'ler ekibi ile tanıştırıyor. Beni evlerine gelen bir misafir gibi sıcacık karşılıyorlar.
Oyuncu ekibi ile tanıştıktan sonra giysilerin ve aksesuarların bulunduğu atölyeye yöneliyorum. Alabildiğine uzanan bir atölye, türlü türlü kıyafetler, çantalar, ayakkabılar. İnsan içine bir girdimi çıkmak istemiyor.
Tabi ben boş durur muyum, bol bol elledim bol bol giydim bol bol 80'li yılları içime çektim.
Arada sırada gidip ekibin hazırlanmalarını izledim ve tabi beni kırmadılar bol bol fotoğraf çekmeme izin verdiler :)
Ayşe Tolga tam bir atom karınca demiştim :)
Hem hazırlanıyor hem işlerini telefondan kontrol ediyor...
veeeeee haber geldi çekim başlıyorrrrrrrrr
Çok yorulduk artık biraz yemek yiyelim dedik ve yemekhaneye doğru ilerledik. Yönetmeni, ışıkçısı, makyajcısı bütün ekip hep beraber yedik.
Sonrasında Ayşe Tolga sağ olsun dinlenme arasını benle röportaj yaparak geçirdi.
- Oyunculuk yaparken aromaterapist olmaya nasıl karar verdiniz?
Oyunculuk iyi gidiyordu ama sektörel problemler vardı. Benim beklentilerimin yüksek olması, yaşadığım hayal kırıklıkları, sektörle benim beklentilerimin örtüşmemesi gibi şeylerden dolayı sektörden uzaklaşmaya başlamıştım zaten. 2004/2005 gibi de "yoruldum, istemiyorum bu işi" demeye başlamıştım, derken böyle bir sürece girdim. Ama bu süreçte de boş durmadım, özel bir kanalda kültür sanat programları hazırladım, müzik programları sundum, life style ve moda ile ilgili programlar hazırladım ve sundum. Televizyondaydım yine ama başka kalemlerde.
- Bu eğitimleri almaya nasıl karar verdiniz? Şifacılık yönünüz hep var mıydı?
Kendim spa ya çok meraklıyım, yoga yaparım, zaten hayat tarzı olarak bunları benimseyen biriydim.
Bence hepimizin doğaya dönüş ve şifanın artmasının tek nedeni insanlar kendini iyileştirmek istiyor. Bende öyle düşündüm, ben kendimi iyileştirmekten yola çıktım. Daha iyi bir insan olmak ve kişisel gelişimim ile ilgilendim. Bu bir yoldu, niye buradayım sorularını çocukluğumdan beri hep soran biriydim. Şansıma algıları ve sezgileri açıktım, hep doğru ortamlarda bulundum.
- Aromaterapi nedir kısaca bahseder misiniz?
Aromaterapi, dünya da çok yaygın olan tamamlayıcı tıptır.
Hatta yeni Zellanda ve Avustralya da sağlık sigortaları kapsamında yer alan ciddi bir terapi yöntemidir.
Aromaterapik özellikleri olan yani, kokusunu veren aynı zamanda aromaterapik sinerjiye sahip olduğunu düşündüğümüz yağların, bitkilerin belli bölgelerinden belli metodlar ile elde edilmiş yağlardır. (çiçeklerin ve meyvaların kabukları tohumları gibi)
Aromaterapi nasıl işe yarıyor derseniz, aromaterapi bir konsültasyon. Aromaterapist aynı bir doktor gibi kişinin şikayetlerini dinliyor, beslenme alışkanlıklarını, uyku düzenini, ağrılarından geçirdiği kazalara, dışkısının rengine kadar pek çok soruyu soruyoruz.
Çin tıbbı eğitimi aldığımız için hastanın diline de bakarak gördüğümüz bir sürü işaretle de birleştiririz. Teşhisini koyarız, onunla ilgili bazen gerekiyor ise karışımlar yaparız. Örneğin sivilce, uykusuzluk, gebe kalamama gibi sorunlarınız var ise, bunlar için kişiye özel belirli dozajlarda bitkisel yağlardan aromaterapik karışımlar hazırlıyoruz.
- Peki kısaca aldığınız eğitimlerle ilgili bilgi verir misiniz?
Tatijanna Rottenberg’den masaj ve vücut terapileri ve Chiva-som Destination Spa- Bangkok Spa yöneticiliği üzerine eğitimler aldım. Dünyanın dört bir tarafındaki fuarlara ve eğitimlere katıldım. Sonunda yolum aroma terapi ile kesişti ve bana uygun olduğunu düşündüm. İngiltere aromaterapi okulu ITHMA- London (Institute of Traditional Herbal Medicine and Aromatherapy) den eğitim aldım. Öğretmenimiz Gabriel Moojen dünyada ki sayılı aroma terapistlerden biri zaten.
Aromaterapist olmak için; fizyonomi, anatomi, organik kimya, akapunktur, ilk yardım, çin tıbbı eğitimlerini almak gerekiyor. Hepsini aldım.
Okuldan mezun olabilmek 2,5 sene içerisinde 250 kişiye 4'er seanstan yaklaşık 1500 tane aromaterapi seansı uyguladım.
Sonrasında mağazamda yaklaşık 3 sene aromaterapi seansları verdim. Ciddi bir tempoydu sabah 10.00 da giriyordum akşam 18.00 e kadar.
- Aisha markası ile ilgili kısa bir bilgi alabilir miyiz?
Aisha markası aslında, benim kokulara olan merakımdan doğdu. Ben çocukluğumdan beri yaşıtlarımla oynamazdım arka tarafta çiçeklerle ve hayvanlarla vaktimi geçirirdim.
Ben insanların kendilerinden ve özlerinden koptuklarını düşünüyorum. Kendi özümüzden koptuğumuz için dışsal dünyada çok yaşadığımız, bedenimize ve kendimize iyi davranmadığımız için dünyanın ve kendimizin bu halde olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla kendimizi ve dünyamızı iyileştirelim mottosuyla çıkan bir marka.
Holistik şifada şuna inanıyoruz, Holizim dediğimiz zaman bütünselliktir bu. Holistik Yunanca da Holosttan gelir ve bütün demektir. Ruh-Beden-Zihin bir bütündür ve inanç kalıplarının hastalıklara neden olduğuna inanıyoruz. O yüzden her kişinin vücudu özel bir sorunu işaret eder. Gel buraya benimle ilgilen demek istemiştir vücut, hastalıklara böyle bakarız. Aisha da böyle bir markadır, kişiye özel standart olmayacak bütünsel şifa prensiplerinde çıkmış bir aromaterapi markasıdır.
Bütün ürünler basit bir şampuan gibi gözüken, içine koyduğum buğday özü veya lavanta yağı aynı zamanda sinirsel sakinleştiricidir.
2007 de çıktı ama tekrardan yenilendik. Ocaktan itibaren tüm eczanelere giriyoruz.
Anne ve bebek serisini yeniliyoruz, A'dan Z'ye tüm aromaterapi ürünleri olacak. Bitkisel yağlar, aromaterapi yağları ve çiçek sularından yapılan ürünler.
- Birde sizin açmış olduğunuz "Doğal terapiler akademisi" hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?
Doğal sağlık sektörüne kalifiye eleman yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sağlık ve wellness sektöründe kariyer yapmak isteyenler için bir eğitim platformudur. Shiatsudan refleksolojiye ,akapunkturdan aromaterapiye, cilt bakımından İsveç masajına kadar deneyimli eğitmenlerle kişileri eğitiyoruz.
Doğal Terapiler Akademisi olarak misyonumuz doğal terapilerin en doğru kaynaktan öğrenilmesi ve kullanımını yaygınlaştırmaktır.
- Başkanlığını yaptığınız, "Sınır tanımayanlar ebeveynler topluluğu" ile ilgili kısaca bilgi alabilir miyiz?
İlk başta problemli çocuklar, zor durumdaki anneler ve çocukları olarak önceliğimizi belirlemiştik ama bu 1 sene yaptığımız projeler, orada tanıştığımız insanlar, gelen yardım taleplerinden sonra şöyle bir şey fark ettik Türkiye'de kadınlar çok zor durumda ve bu kadınlar bizim zannettiğimiz gibi kırsal kesimde yaşayan eğitim düzeyi düşük kadınlarda değil. Gerçekten bizim aramızda yaşayan üniversite mezunu, kocasıyla ciddi problem yaşayan veya işsiz kalmış, parasız kalmış özel okullardan mezun kadınlarımız.
Ve biz dedik ki o zaman vizyonumuzu ve misyonumuzu tekrar revize edelim. Yeniden bir yapılanmaya gidelim.
Genelde dernekler de yardım toplanır ve ihtiyacı olanlara dağıtılır. Biz balık vermek değil balık tutmalarına yardımcı olmak istiyoruz. İnsanlara hayatlarına geçirebilecekleri projeler de yardımcı olmak.
Onlara içsel dünyalarında hayallerini, kaybettikleri motivasyonu tekrar kazandırmak. Sen değerlisin! Sen değerlisin! Sen önemlisin! mesajını vermek. Bazı kişisel gelişim workshopları düzenlemeye karar verdik ve bunları yapıyoruz.
Hukuk okur yazarlığından kariyere kadar geniş bir scalada danışmanlık veriyoruz.
Röportajımızdan sonra bir daha çekime çağırdılar, bende bekleme odasında notlarımı alarak bekledim :)
Çekim bitti dediler, toparlandık. Arabaya doğru yol aldık.
Bana böyle bir deneyimi yaşama imkanı tanıdığı için önce Ayşe Tolga'ya sonra tüm ekibe sonsuz teşekkürler. Çocuklarıma anlatacağım harika bir anı oldu benim için :)
Atom karınca ve la petite Dolly yollara düştü tekrardan. Şimdi istikamet direk ev çünkü dünyalar tatlısı Canyael ile vakit geçirmeye gidiyoruz.
Eve vardık. Ayşe Tolga'nın evi, yeşillikler ve çeşit çeşit hayvanın olduğu doğadan kopmuş bir ev.
Canyael o güzel bakan gözleri ile annesini gördüğü anda koşarak kucağına atlıyor. Ayşe Tolga bütün dünyayı unutuyor ve sadece kızına odaklanıyor. O kadar candan, ilgili ve eğlenceli bir anne ki.
Bu kısa sürede onları seyretmek bile bana müthiş keyif verdi.
Canyael bu arada, meşhur gam gam style ile dans etmeye bayılıyor.
Evdeki herkes kalkıp dans etti, Ayşe Tolga'nın annesi bile :)
Ben kısa bir ara bulup Ayşe Tolga'nın gardırobunu da karıştırıyorum.
Gardırop cini iş başındaaaaaaa
Gün bitti mi bitmedi tabiki sırada İstinye Parka 25. yılını kutlayan P&G eventine katılmak var.
Türkiye’de ise 25. yılını kutlayan P&G, markaları ve hizmetleriyle yaşamları nasıl iyileştirdiğine dikkat çekmek için 25 yıllık mirasını ilk kez sergilediği P&G Evi’ni İstinyePark’ta ziyarete açtı.
P&G Evi’nde Türkiye’de tüketim alışkanlıklarını değiştiren markaların tarihsel serüveni, oyuncu Ayşe Tolga’nın hayat hikayesi ile paralel olarak sergilendi.
Reklama dikkat lütfen :)
Cemiyet, iş ve sanat dünyasından Özge Ulusoy, Hakan Akkaya, Ender Saraç ve Derya Baykal gibi ünlü isimlerin yanı sıra P&G markalarının reklamlarında oynayan Pelin Karahan, Defne Samyeli, Yasemin Bradley ve Ayşe Teyze olarak bilinen Ayşe Gündoğdu gibi tanınmış isimler katıldı.
Ceket için Medine Hacabektaşoğluna teşekkürler.
Gün boyu koşturma sırasında şıklığım dan hiç ödün vermedim...
Bilgime bilgi, deneyimime deneyim katan kendi güzel ruhu güzel Ayşe Tolga seni tanımak benim için çok değerliydi. Her şey için tekrardan teşekkürler ...
GELECEK HAFTA Kİ KONUKLARIM "EFE ÜNAL VE İSTANBUL ORKESTRASI"